Monthly Archive: Ekim 2018

Ölmek, öldürmek, beklemek

Neden öylece sakin bekliyor adam, bunu konuşuyoruz. Neden terliklerine gösterdiği özeni kendi hayatı için göstermiyor? Kahverengi ve plastik olmadığı için mi? Böyle şeyler seyretmem. Bir arkadaş anlattı. Son günlerin cinayet markası Suudi Arabistan’da bir...

Suudi Arabistan rejimi yıkılacak!

ABD ile bütün askeri faaliyetlerini birlikte, işbirliği ya da en azından koordinasyon halinde yapan bir ülke olan Suudi Arabistan’da, çocukların bile, diplomatik olarak bu kadar gürültü koparacağını tahmin edebileceği bir cinayetin işlenmesinden, CIA’nın, en...

Nasıl okul yapılır?

İşçilerin öğrenci, öğrencilerin işçi olmasının iyi yanları vardı. Mesela çok yağmur yağdığında, önce hep beraber damı tamir ediyorlardı sonra ders başlıyordu, gece dersleri için sokak lambalarından, elektriği kaçak çekiyor, evlerinde suyu ücretsiz kullanabilmek için...

Ayaklarımla yazmak

Sadece elimizle yazarız evet, ama ‘sadece ayağımızla’ iyi yazarız. Ayak mükemmel, hatta belki de en sağlam tanıktır. Okurken öncelikle ayak kulak kesiliyor mu buna dikkat etmemiz gerekir çünkü Nietzsche’ye göre ayak işitir. Şu post-neoliberal...

Post-neoliberalizm ya da maço erkek iktidarda

Ortak özellikleri var post-neoliberallerin, en tipik özellikleri maço olmaları. Bu maçoluk ölçüsü, sadece otomobil kullanırken herkesin yakalandığı iktidar-erkek hissiyatının çok üstünde hatta tecavüz-erkek merhalesine oldukça yakın. Post-neoliberalizm dünyanın her yerinde iktidara gelmeye devam ediyor....

Neoliberal tsunami: Berlin Duvarı hepimizin üstüne yıkıldı

Neoliberalizmin dehşetli travması, özellikle diktatörlük ardılı günlerde, diktatörlüklerin hazırladığı alt yapı üzerinden sağa sola özgürlük köpükleri saçarak geliyordu. Ordunun rütbelerine kadar çekilmiş asık yüzleri yerine, suratlarına reklam şirketleri tarafından oturtulmuş eğri büğrü bir sırıtma...

Cennete kim gider?

“Seni kim cennete alır” diyeceksiniz ama ben de bundan önce söylemek isterim ki beni neden zorla cennetinize götürmek istiyorsunuz? Bu fani dünyadaki sıkıcı varlığınıza katlanmak mecburiyetim, ebediyette devam etmesin… Bir barda tanıştık. Montevideo’nun depresif...

İki metreye üç metre medeniyet!

Hepimiz, her geçen gün biraz daha, sanki tekerlekli bir sandalyede yaşıyormuşuz gibi gelmiyor mu size de? Bir havaalanı otelinde kalıyordum. İki metreye üç metre kadar galiba, duş ve tuvalet de dahil. Öyle büyük yerlere...