Yeşile bacaklarını sarkıt

Bir kiliseye sürükledi tesadüf. Orada kalabilirdik, yoldan bizi arabasına alan inşaat ustası götürdü bizi. Kendisi de orada kalıyordu. Kalın duvarlı, küçük pencereleri olan odaları vardı. Temiz ve sadeden daha az. Günlük bir dolar veriyorduk...

Buen camino*

Otomobil henüz yokken yürüyenler yaşamlarının sadece yüzde 5’ini yola harcarken siz yüzde 20’sini harcıyorsunuz ki bunların içinde otomobil taksiti için çalıştığınız yani hayatınızdan sarf ettiğiniz zamanı saymıyorum ve eğer banka mesai saatleri olmasa bir...

Mutluluk okulu

Bu sabah bir kızgınlık geldi. Yani biriktir biriktir patla. Çok yorucu ve çok saçma. Dün mutluluk kursuna gittim ondan oldu bütün bunlar böyle. Felsefeden aldığımız bilgileri, günlük hayatımızda nasıl kullanabiliriz ki mutlu olalım diyor...

Yol kesilince soluğu kesiliyor kapitalizmin

Önce yoksul mahallelerde başladı barikatlar. Yolu kesip iş istediler. Sonra her yer barikattı. Başkan, başkanlık sarayından çıkamıyordu. Güzel. Deneyin bence. Yani hangisi olmuşsa başkan o gün fark etmez. Dün bir hükümet istifa etmişti. Hafta...

Muhalefeti kaybetmek

Gezi’nin, sol tarafından tam anlaşılamaması bir karşı devrim süreci yaşatıyor bize. Gezi’den hemen sonra hemen seçime endekslenme, seçimlerde Gezi’yi kavrayamama ve klasik yerel seçim metotları ile ve mesela ‘lafı nasıl koydum muhalefeti ile sınırlı...

Bir komün meselesi olarak bağımsız film

Bağımsız bir film hegemonyayı kırıcı bir etki yaratır. Ya da, işbölümünü tümden hiçe sayan Wajda’nın dediği gibi, herkesin yönetmen olmak istediği bir biçim de değildir. Gerçekten bağımsız film yapmak, sadece, ortaya çıkan filmin genel...

Başarısız Galapagos seyyahları

Halbuki hiç başkana ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum. Bilmem siz ne diyorsunuz ? Başkan olmadan yemek yiyemediğiniz, uyuyamadığınız ya da birden gece uyanıp ‘Başkanım, başkanım…’ diye sayıkladığınız oluyor mu? ‘Başkaaaan bittti’ diye bağırma yaşını da geçtik...

Genç kalmanın yüksek sırrı

Arkamı dönüp havadayken bir şey yapıp- yapmamam gerektiğini sordum. “Jump, Jump” (Atla, Atla) dedi bana. Tekrar ettim soruyu. “Jump, Jump” dedi yeniden. Kulenin kenarındaydım. Normalde nehir olması gerekiyordu aşağıda. Eminim biraz önce çıktım yanından....

El salla, el salla

Otobüs geçtiğinde, birden ayağa kalkıp onlara el sallıyorduk, onlar fotoğraf çekiyorlardı. Hızlıysalar eğer ya da Japon… Pencerenin önüne sıralanıp el sallıyorduk. O sırada evde kaç kişi varsa. Onlar da iki katlı, üstü yağmursuz havalarda...

Gece dediğin kaç sayfa?

Sonra kurtarıcıyı gördüm. Carlos Marighella’nın bir kitabıydı. Halk üniversitelerini anlatıyordu ve biraz da şehir gerillası. Yağmuru kendi haline bıraktım ve bilmiyorum evsizler yine yer değiştirdi mi… Yağmur yağıyordu. Cama çarpınca yapışıp öyle kalıyordu. Camdaki...